18 Mart 2010 Perşembe

Sevgili İstanbul Taksi Şöförleri...

Sevgili taksi şöförleri (özellikle İstanbul),

Size blogumuzda daha önce nasıl mektup yazmadık, şaşırdım doğrusu. Bakın ben yıllardır kendime bir prensip belirmeye çalışmışımdır, annemden babamdan gördüğüm gibi kimsenin sosyal statüsünü ezmeden, herkesin mesleklerini yaptığını düşünürüm. Bir şöför, müşterisini bir yerden başka bir yere götürmekle görevliyken; bir garsonun görevi mutfaktan masaya ısmarlanan şeyi taşınmaktır. Olay bana hizmet etmesi değil, görevini yapmasıdır. Aynı bir yöneticinin görevlerini benimsediğim gibi, kimseyi uşağım gibi görmeden yaşamaya çalışıyorum. Ama burada önemli bir nokta var, herkes işini doğru düzgün yapmak zorundadır.
Çok zor bir meslek olduğunun farkındayım, bütün gün İstanbul trafiği, can güvenliğiniz bilmem ne derken eminim yoruluyorsunuzdur, gerçekten zor.
Ama bu, arabanıza binen müşterinize -geçim kaynağınıza-bok gibi davranma lüksünü size tanımıyor. Hiç kusura bakmayın ama o kadar artizsiniz ki bazen kafanızı direksiyona vurasım geliyor.
Hayır işin kötüsü neden böyle yaptığınızı anlamıyorum. İş tanımınız gayet belli. Bir müşteriyi arzu ettiği yerden alacak ve yine arzu ettiği yere bırakacaksınız. Müşterinizde bozuk para olmamasına karşın yanınızda bozuk para taşıyacaksınız. O kişiyle muhatabınız arabanıza bindiği süre kadar. Bunun neyini anlamakta zorlanıyorsunuz?
Muhtemelen gayet güzel para kazanıyorsunuz ve muhtemelen bu hal tavrınız zaten bundan. Üzgünüm ama bir müşteri size 50 lira uzattığında "6 lira PEH, bozuk yok bende" deyip ellerinizi sallayamazsınız. "Ooo orası çok yakın götürmem ben" diyemezsiniz. Bunlar terbiyesizliktir.
Ha bir de -belki bazen küçük bir ayrıntı gibi geliyor olabilir ama- yoldan geçen yayalara bakmakla yükümlüsünüz, trafik kurallarına uymak zorundasınız. 2005 yılında yaşadığım kazayı hala unutabilmiş değilim, kusura bakmayın.
O kadar pişkinsiniz ki, bir yayaya çarptığınızda, o kişi kafasını vurarak camınızı patlattığında, oturup "ulan ben naaptım kıza" demek yerine camınız kırıldığı için mızıldanmayı biliyorsunuz. Çoğunuzun insanlığından şüphe ediyorum.
Size artık söyleyecek şey bulamıyorum.

Her olayda olduğu gibi aranızda istisnalar yok değil, çok şeker, işini severek yapan, karşılıklı saygı içinde süren şöförler de var aranızda. Lütfen biraz onlardan feyz alın.

Sizi ne öpücem be!
Bay,

e.

4 yorum:

Yalçın AYDIN

Çoğunuz şehri tanımıyorsunuz, adres söylediğimizde orası neresi diyorsunuz, tarif edersen götürürüm diyorsunuz, durup yolda birilerine soruyorsunuz. İşiniz bu değil mi, şehri tanıyıp A noktasından B noktasına yolcu taşımak. Hadi şehri bilmiyorsunuz bari 300-400TL'ye kıyıp bir GPS takıverin!

Para üstü verememek de gıcık edici ama benim en büyük şikayetim yer bilmeyenler...

ozlem

durun sevgili e. ben sizi öpiim bu post sonrası ;) bi de bi madde ekliim "beni dolandıran pis taksici inşallah lastiklerin patlar, sen yaptırırsın o yine patlar, hep patlar.

εzgi

Evet o noktayı kaçırmışım Yalçın.
Özlem'cim ya 4 99 yazan taksimetreye "5 lira versen yeter abla" demeleri!

Murat HACIOGLU

ama bir keresinde 5 kisi taksimden mecideyekoye gece yarisini gecen bir saatte goturmustun de bizden hic para almamistin ya abi seni unutmuycam hatta ezgi bu yazisinin sonunda bi tek seni opsun isteyebilirim.

öptüm bay!  © Blogger template por Emporium Digital 2008

Voltar para o TOPO