4 Mayıs 2010 Salı

Sevgili İngiliz Enişte...

Sevgili İngiliz Enişte,

Hayır çok iyi adamsın biliyorum. Ama sendeki ağır kanlılık, sakinlik taş çatlatan cinsten. Hayır tamam biz yetişkiniz öyle ya da böyle kendimize hakim olmayı beceriyoruz. Lakin 4 yaşındaki küçücük oğluna da mı acımıyorsun. Çocuğun "come on" demekten dilinde tüy bitti, yapmadığı yaramazlık kalmadı sen hala hiçbir şey yokmuş gibi televizyonun karşısında oturup maç izlemeye devam ediyorsun. Şimdi evden çıkıyoruz demenle evden çıkman arasında en az 45 dk var. Pes!

Bununla da bitmiyor maalesef. Ben sabahtan beri yazık teyzeme diye temizlik yapayım sen dışarıdan geldiğin ayakkabılarınla evin içinde fink at. Bana hiç burası evropa memleketi pek temiziz biz masalı da okuma. 5 aydır buradayım öyle sokaklar bize anlatıldığı gibi bal dök yala falan değil. Kendin yaptığın yetmiyormuş gibi bir de kuzene örnek oluyorsun. Temizlikten önce evin içinde gerçekleştirdiğiniz su savaşına mı delireyim yoksa temizlik sonrası elinde kekle bütün evin içinde dolaşmana mı hiç bilemedim. Yani sevgili İngiliz Eniştecim, öyle "Thank you for cleaning" le "Cake was delicious, eline sağlık(bunu türkçe söylemeyi de öğrenmiş takdir ettik)" demekle olmuyor bu kibarlık işleri. Kibarlığa bir zahmet saygı göstererek başlayacaksın.

Sen o ayakkabıları çıkarmayı öğrenene kadar öpmüyorum hiç, bay

Ezgi Aydın

0 yorum:

öptüm bay!  © Blogger template por Emporium Digital 2008

Voltar para o TOPO