21 Nisan 2010 Çarşamba

Sevgili Fıkra Anlatan Taksici...

Sevgili fıkra anlatan taksici,

Ben zaten taksiye bindiği zaman "acaba taksici nasıl çıkacak?" paniği yaşayan bir insanım. E bir yandan da "fıkra anlatılan insan" konumunda olmak zaten dünyanın en zor sınavlarından biri... E arkadaş sen ne acımasız bir kombosun peki?

Güzel fıkraya asla karşı değilim. İyi anlatılan, komik bir fıkra insanın gününü gün etmez belki; ama en azından "eh eh eh eh" diye bi sırıtırsın, keyiflenirsin iyi anlatılan fıkraya. E ama arkadaş;

1- Benim en son ilk okulda duyduğum fıkraları anlatıyorsun
2- Komik değilsin
3- Fıkra hiç komik değil
4- Gülmekten fıkrayı anlatmayı da beceremiyorsun
5- Her şeyden kötüsü: FIKRAYI AÇIKLIYORSUN BE ADAM!

Dünyanın en gerizekalı fıkrasını anlatıp onu niye açıklıyorsun ya!? Mal mıyım ben? Levent'ten Taksim'e giden bir insanın o fıkrayı anlayamayacağı fikrine nasıl ulaştın?

Bi de bir yandan gülmek zorundayım muhtemel bir "brain damage" yememek için; ama nasıl bir adamsın ki, ben güldükçe anlatıyorsun, güldükçe anlatıyorsun...

Bak belki 2 ay oldu, nasıl bir travma yaşattıysan atamıyorum üzerimden. Geceleri kan ter içinde fırlıyorum yataktan "Ya o değil de, şu Temel ne acayip ya MEHE MEHE MEHE!" diye...

Demin defterimin arasından sana yazdığım bir şiir çıktı, onu da paylaşayım da tam olsun.

Önce bir an gerildim, "bu doğru taksi mi?" derken
Paris'e gitmiyordum ya, inecektim zaten erken
Taksicinin fıkra anlatacağını eğer binmeden bilsem
Ümüğümü sıksalar binmezdim ki zaten.
Madem ki yol kısa, bari bineyim derken...

Beynim desen kurudu kaldı, anlattığın fıkralarla
Aşık atamaz oldum içi boş kuklalarla
Ya o değil de, şu Temel ne acayip ya MEHE MEHE MEHE!

Çağrı

0 yorum:

öptüm bay!  © Blogger template por Emporium Digital 2008

Voltar para o TOPO