28 Aralık 2009 Pazartesi

Sevgili Ruzgar

Sevgili Ruzgar,

Bak simdi seni digerlerinden ayirdigimizdan degil, yani tamam anliyorum bir kar bir yagmur efendime soyleyeyim bir gunes kadar adin yok, buna icerliyor olabilirsin. Tamam hakkindir, kendine gore senin de sebeplerin var, zaten kisitli bi zamanim var, oyle her istedigim donem elimi kolumu sallaya sallaya cereyan edemiyorum diyor olabilirsin. Ama yani ben de sicak hava ile soguk hava her yer degistirdiginde seninle ugrasmak zorunda degilim, bana da hak ver.

Bi kere adamin kafasini guzel yapiyosun, ki hic hos bir sey degil, biz onun daha guzel yontemlerini kendimiz biliyoruz, tercih eden var etmeyen var. Her seyin bir yeri zamani var, bunlari kimse sana soylemedi mi? Senin anan baban yok mu! Sonracigima, sacimizi bozuyorsun, ortalikta deli gibi gezmek zorunda kaliyoruz, eteklerimizi aciyorsun. Balkonda, terasta ne varsa ucuruyorsun, sen kimsin de benim esyalarimi oraya buraya atiyorsun anlamadim yani. Hah semsiyeler, bu insanlik kac semsiyeyi senin yuzunden maziye gomdu haberin var mi? Hepsi beeeyle ters donup abuk subuk bir sekle giriyor, mutlu mu oluyorsun nedir?

Yani tamam kimse senin elinden hava olayi olma vasfini almiyor, sen de bi renksin, senin de sevenin var. Hem her yer bizim gibi degil ki, senin de popularitenin tavan yaptigi yoreler var. Dusun senin adina yazilmis sarkilar mevcut. Kisisel alma yani onu demek istiyorum, biz kara da mektup yazdik, yagmura da, alinmaca gucenmece durumu olmasin. Senden ozel istegim cam agacimizin uzerindeki susleri bi 3 gun icin firlatma, sabret.

Bak yapma demiyorum, hobi olarak yine yap, ama lutfen elinin ayari kacmasin.

Optum canim, bay!

Eda

Sevgili Friendfeed Sakinleri...

Sevgili Friendfeed sakinleri,

Ne amaçla bu mecrayı kullanıyorsunuz bilmiyorum, Friendfeed tanımınız nedir onu da bilmiyorum ama bazılarınız çok yanlış anlıyor, onu çok iyi biliyorum.
Bu mecra bana göre güzel görsel toplama, hoş insanlar tanıma yeri. Bu yüzden de beğendiğim insanları takip ediyorum, beğendiğimden kastım da ilgi alanıma hitap edenlerden bahsediyorum. Sadece yazı yazanları genelde takip etmiyorum, harika tespitler yapmıyorlarsa...
Ama bu aralar o kadar çok gözüme takılan bir şey var ki mantığını asla anlamıyorum.
"Beni takip etmeyeni ben de etmem" O nedir yahu?
Ben beni takip etmeyen birçok kişiyi takip ediyorum, bazen acayip güzel şeyler post ettikleri için kıskanıyorum, bazen bazı fikirlerine katılmıyorum ama onlardan beklediğim şey geri dönüş olarak beni takip etmeleri değil, güzel şeylerle beslenemeye devam etmeleri.
Subscribe olayını bu kadar kişiselleştirmemek lazım, insanlar çok takılmış durumda buna. Takip edilmek güzel duygu ama herkes sizinle aynı ilgi alanında olmayabilir. Bu "allah" olduğumuz anlamına gelmez.

Kendinize zarar yani, hepinize kolaylıklar,
Öptüm bay!

e.

25 Aralık 2009 Cuma

Sevgili Bankacılar...

Sevgili Bankacılar,

Mesleğinizden nefret ettiğinizin farkındayım ama lütfen bunun acısını, bizlerden yani "müşteri"lerinizden çıkarmaktan vazgeçin. Gerçekten artık hepinizden bıktım. Bir de çeşit çeşitsiniz, hangi birinize çatacağımı, hanginizle nasıl uğraşacağımı bilemiyorum.
Öncelikle beyler, sizlerle genelde pek bir problem yaşamıyorum. Nedense kadınlara nispeten daha iyisiniz. Ama siz de o bankanın sahibi gibi davranmaktan vazgeçin aaa. Bir de sizde gözlemlediğim başka bir şey de, planlama sorununuzun olduğu. Bir sürü saçma işlem yaptırıp, gerçek işlemin ne olduğunu karıştırıyorsunuz. Biraz pratik zeka lütfen...
Kadınlar, ah siz yok musunuz? Bakın ne güzel dedim, lütfen yok olun. Anlıyorum bütün gün oturuyorsunuz, cins cins insan geliyor, hepsiyle uğraşıyorsunuz, e tabii sürekli oturduğunuz için kilo alıyorsunuz falan bunalıma giriyorsunuz. Ama ben miyim canım suçlusu? Nedir yani, İktisat ya da İşletme artık ne okumak gerekiyorsa, ben mi dedim onu okuyun diye. Ya da ekonomist olmanızın önündeki engel ben miyim?
Hele hele tanışmanızın 1. saniyesinde "canım" "güzelim" "sen" demiyor musunuz, yemin ediyorum saçınızı başınızı yolarım. Nerden "canın" oluyorum ulan ben senin? Pardon sizin. Ne haddinize? Birbirimizin hayatındaki yerimizi bilelim; ben müşteriyim, siz de benim işlerimi yapmakla yükümlü çalışansınız. O kadar (Müşteri de o bankanın dönmesini sağlayan kişi, para kaynağı, unutuyorsunuz da bol bol).
Eğer memnun değilseniz bu tanımdan, meslek değişimine, koca parası yemeye yönelebilirsiniz...

Hiçbiriniz öpmüyorum, mümkünse bir daha görüşmeyelim, bay! Gerçi aranızda kırk yılın başında çıkan dünya tatlısı olanlar da var, onları öpüyorum, her şeye yardımcı olmaya çalışıyorlar falan onları görmek isterim. Yanaklarından sanal makas bile alırım. Bay!

e.

23 Aralık 2009 Çarşamba

Sevgili Ilham, Motivasyon ve Konsantrasyon

Sevgili ilham, motivasyon ve konsantrasyon,

Nerdesiniz be? Ne rahat rahat oturabiliyorum, ne yazabiliyorum, oyle bos bos ekrana bakiyorum. Isiniz gucunuz vaktimden calmak, goren de 3'unuzu de adam zanneder. Yapi olarak olumlu anlam olarak olumsuz oldunuz su an benim icin tam olarak, hatta her ayin su gunlerinde oluyorsunuz oyle. Hayir yani istedigimiz zaman gelmedikten sonra ne yapalim biz sizi? Bir suru kavram var dunyada, size mi kaldik? Yani iyi niyetimi, size duskunlugumu suistimal ediyorsunuz resmen, ocaginiza dustum diye de artislik yapiyorsunuz. Bir de kacan kovalanira inaniyor olabilirsiniz.

Ozellikle ilham sen! Sen eskiden boyle degildin, dizimin dibinden ayrilmazdin, diger ikisiyle hicbir zaman o kadar samimi olmadim da sen baskaydin. Aslinda sen iyisin de cevren kotu. gel otur konusalim, bu aksam bana uygun, hatta tam vakti. Zira deadline denen bir sey var ulan! Seni mi bekleyecegim ben butun gun? simarik! Hadi simdi ciksan anca gelirsin, cok fazla is birikti.

Ve bundan sonra her pazartesi sabah masamda ol!

digerleri; hadi onu optum, size bay!

Eda

22 Aralık 2009 Salı

Sevgili Ezgi

Sevgili Ezgi,

Lutfen biraz kultur sanatla ilgilen, kitap oku, gitar cal. Bak bize, biraz feyz al cok rica ediciim. Butun gun oyle oturuyorsun, su yerlerin haline bak allasen. Lutfen bu konuda biraz daha hassasiyet cinim. Sonucta 3 kisi bi koltukta yasamak kolay bir sey degil. Madem o sekilde bir yasam tarzi yakistirdin kendine lutfen bir ara kendinde gucu toparla da etraftan bize bir sehpa, ne bileyim berjer falan buluver, hayir hic olmadi bir tv de olur, koltuk-tv cokos olur yani. Elinde de bir kumanda var ama biz bir hayrini goremedik. Bir de benden sana tavsiye o noodle'i yeme.

Bu arada bu kopek benim dibimde ne yapiyor yani onu da hic anlamadim.

Yine de coook cok optum, bay!

Eda


Soldan saga; Eda, Ezgi ve Cagri

Sevgili Birsen Tezer

Sevgili Birsen Tezer,

Ben boyle ayar gormedim arkadas! Niye yaptiniz bunu ha niye? Cok ayip oldu sahsima, bana yapilir mi bu yapilir mi! Bilenler bilir ben ki Turk bir sanatci ya da grubun albumunu mutlaka, iki elim kanda olsa, cebimde para olmasa olmayan parami harcamak suretiyle kredi kartiyla satin alirim. Yani tutmasalar bir anda gaza gelip Turk diye Cilekes'in albumunu falan da alicam, bende yerel hardcore gruplarinin bile CD'si var ayol :( suursuz anlarimda denk geliyor, dayanamiyorum. Surdan yan yana koysaniz karsiki mahalleye yol olacak kadar CD arsivim var benim 6 yasimdan beri. Bu konuda miniminnacik bir kedi yavrusunun hassasiyetindeyim. Turklukle ilgili tek bir derdim var o da muzisyenlerinin CD'lerini almak.

Hatta ben ki sizin gectigimiz hafta Cumhuriyet Gazetesi'nde yer alan roportajiniz bir corbaysa eger onda bir tuzum. Ben ki siz bir irmaksaniz eger onda savrulan yapragim! Friendfeed'de umarsizca sarkilarinizi post eden, sozlukte sapik gibi her gun hakkinizda entry giren, 'hayatimda dinledigim en guzel album olabilir! diye 'dunyanin en' listesini cogaltan o cilgin gencim. Iste o benim.

Bir facebook post'uyla yillarin birikimi gitti, ben onlari gormusum neye yarar, kapi gibi duruyor orda yorumunuz. 'Eda bu da sana kapak olsun' dediniz ve gittiniz, arkanizda biraktiginiz gozu yasli hayrani dusunmediniz bile, yahu su koskoca fan page'de rezil eder miyim, inbox'ina mi atsam da fircami ordan mi ceksem demediniz. uzulen surat. Sikayetciyim! Sikago'da Kalan Muzik vardi da biz mi almadik albumu! Aciklamami beklemediniz bile, ben yalnizca emege saygi, +rep vermek istemistim. Turkiye'ye geldigim gibi aldim albumu, degdi mi bu ayara ha degdi mi?!!!1!!1

Cok buyuk ayar yedim ama kiyamam, optum bay!

Eda




Zaman: gecen gun
Mekan: Birsen Tezer facebook fan page wall'u

not: Optum, bay!'dan sosyal mesaj! Korsana hayir! Birsen Hanim'a sonrasinda vallahi ben yurt disindayim hocam dedim, o da dogru tamam orda satilmiyor dedi, opustuk baristik. Hikayenin sonunu merak edenler icin gelsin.

20 Aralık 2009 Pazar

Sevgili J&B...

Sevgili J&B,

Bir parti düzenlemişsin, bunu da su altında yapmışsın. "Ne kadar da ilginç!" dedik, gittik gecenin bir yarısı.

Öncelikle şunu belirtmek isterim ki, eğer gecenin bin'inde, evimden milyonlarca kilometre uzaklıktaki bir partiye gideceksem, o parti muhteşem olsun, bana rüya gibi anlar yaşatsın isterim. Aynı dileklerim, dönüşünde taksiye 25 lira ödemek zorunda olduğum partiler için de geçerlidir.

Dilerim ki sevdiğim bir içki markasının düzenlediği partide, o içkinin aktığı çeşmeler olsun, ağzımı musluğa dayayıp kana kana içeyim. Üstüm başım o içkiyle sulansın, etrafta yalaklar olsun... Ben o içkiye doyabilmek isterim J&B... Düzenlediğin partide doyabildim mi içkiye J&B? Doyamadım...

Bol bol balık gördüm ama onun yerine. Kendini yarasa zanneden vatozdan, köpek balığı kukusuna kadar geniş mi geniş bir skalada, denize ait pek çok şey gördüm. Bunlar güzel şeyler tabii ki. O partiye gitmemiş olsam, günlük hayat çizelgem içerisinde köpek balığı kukusu görebileceğimi sanmıyorum. Ama bana vaadettiğin şey bu değildi tabii ki. Ben içki istedim J&B!

Partide "viski" yoktu; onun yerine 5 çeşit içkiyle karşılaştım. Bakalım neymiş bu 5 çeşit içki:

  1. Girişte "İNANILMAZ" makyajli iki kızın dağıttığı iğrenç, şekerli, tadı hiçbir şeye benzemeyen shot.
  2. Mandalina ve fesleğenli iğrenç sıvı - viski karışımı
  3. Zencefilli iğrenç sıvı - viski karışımı
  4. Ahududulu iğrenç sıvı - viski karışımı
  5. Viskiyle yapılmış mojito
Girişteki shot zaten gecenin nasıl geçeceğinin ilk sinyalini verdi aslında; ama ben yine pozitif düşünmeye çalıştım. "Hele bir viski sebillerine ulaşalım, o zaman gecemiz renklenecek" dedim. En boş bara gidince, bize 3 iğrenç sıvı - viski karışımını öneren barmenle karşılaştık. Önce mandalinalıyı denedik, bir yudum alıp bıraktık. Hevesimiz kırıldı ama pes etmedik, zencefil denedik, onda da iş yok. Bİ KERE İÇİNDE VİSKİ NAMINA BİR ŞEY YOK!

Sonra dedik ki sevdiceğimle "mojito iyidir, mojito candır" başka bir bara yöneldik. Bu arada birisi elime somonlu iğrenç bir kanepe tutuşturdu. Nefret ettiğim somonun ağzımda bıraktığı iğrenç tada mı yansam, onca balığın gözünün içine baka baka balık yiyor olduğuma mı yansam bilemeden yürürken yan tarafta başka bir yiyecek gördük. Gerçekten allah düşmanıma vermesin öyle bir yiyecek.

İçimizde bir umutla mojito yapılan bara vardık ve birer adet mojito aldık ardından. Ama o da ne J&B? O DA NE J&B? SORUYORUM SANA, YER YÜZÜNDE O ŞEKİL BİR MOJİTO VAR MI LAN!? ÖYLE BİR MOJİTO YAPILDI MI HİÇ BU GÜNE KADAR!?

Sevgili okuyucu, allah inandırsın yarım bardak şeker, yarım bardak sodanın üzerine iki tane limon kabuğu koyup mojito diye tutuşturdular elimize. Ne viski tadı geliyor, ne limon...

Elimizde şekerli sularımızla bir müddet gezindik, sonra kenarda bir yere bırakıverdik. Son olarak ahududuluyu deneyelim dedik, o da kötünün iyisi çıktı, iki kişi bir bardağı bitirip evimize döndük.

Şimdi sorarım sana J&B, nasıl bir içki markasısın sen? Madem ki bu kadar sakınacaksın bir yudum viskiyi bizden, niye düzenledin o partiyi, yakıştı mı sana?

Neyse ama ya, köpek balığı kukusu gördüm mü, gördüm. Onu göremeyen de var sonuçta...

Öptüm bay,

Çağrı

19 Aralık 2009 Cumartesi

Sevgili J&B...

Sevgili J&B,


Çok güzel parti hazırlamışsın. Birçok insan davet etmişsin. Twitter'da çeşitli yarışmalar yapmışsın. Evlere şahane kutular göndermişsin. Ama çok önemli bir şey unutmuşsun dostum.
Gitmişsin allahın dağında parti düzenlemişsin. Tamam anladık egzantirik mekan arzuladın ve o yeni açılan akvaryumu seçtin ama Bayrampaşa'ya insanlar nasıl gelsin?
Bir de utanmadan "Araçlarınızla gelmeyin, alkollü araç kullanmayın" yazıyorsun her yere. Tamam aferin şahane düşünmüşsün ama saat 12 buçukta ulaşımın bittiği bir yerde, 10'da başlayan bir parti organize ederek ne yapmayı planlıyorsun ki?
Ha diyorsan "Parası olmayan gelmesin, taksiye binsinler" yanlış yoldasın iki gözüm. Bak sana eski bir party girl olarak tavsiyem, insan kaybedersin.
Halbuki çözüm basitti, koy birkaç servis, sen de mutlu ol, biz de mutlu olalım.

Hadi akşama viskilerimizi şerefe ederiz,
Öptüm bay!

e.

Sevgili Gmail'in Otobüs Durağı Teması...

Sevgili Gmail'in Otobüs Durağı Teması,

Seni çok severim. O tatlı zürafanla beni hemen kalbimden feth ettin. Zürafalara olan ilgim gerekli otoriteler tarafından bilinir. Havalar güzel oldukça bakmaya doyamadığım bir şey o zürafa. Bi gün müsaitse o zürafanın tepesine ben de binmek isterim.

Sonra hayatıma o dondurmayı soktun. O dondurma ki bana bu soğuk kış günlerinde sürekli dondurma yediriyor. Allah seni ne etsin bilmiyorum sevgili Tema. Canım o kadar kocaman dondurma istiyor sürekli. Göbek oldu 6 kat lan! Ama duuur, son darbeni daha anlatmadım.

Gmail bu ne? Bana sürekli kar yağıyor diyorsun ama şu an pencere önümde. Kar mar yok. Benim gibi pencereden kar bekleyen birine işkence değil mi bu yaptığın? Hı? Kar istiyorum, bi bakıyorum Gmail'de kar var, hatta kardan adam bile var. Hemen koşuyorum bakıyorum, dışarda kar yok Gmail. Çok üzülüyorum. Geceleri sessiz sessiz ağladığım oluyor...


Lütfen bana bunu yapma, seni severim yoksa. Bir mail şeysi olarak da tema olarak da şahanesin. Görseller falan şahane. Lütfen karlı duygularımla oynama Gmail Teması.

Öptüm bay!
e.

17 Aralık 2009 Perşembe

Sevgili Sera'nin dudagindaki ucuk

Sevgili Sera'nin dudagindaki ucuk,

Fark ettiysen sevgili olan sen degilsin Sera'nin kendisi. Senden ne sevgili olur, ne koy ne kasaba. 7 aydir yokmussun ortalikta, bir sey duydun da mi geldin? bi cikarin mi var ha! konus. Biliyorum yine kizin hayatini darmadagin etmeye geldin ama yemezler, bir ucuga yenik dusecek insan degil kendisi. Eskidenmis onlar, eyvah ucuk cikti n'apicam allamlar, genc kizlar artik cok daha guclu, kendi ayaklari uzerinde durabiliyorlar. Cocuk, kariyer esprisine hic girmeyecegim.

Senin haberin yok galiba ama(ortalikta boyle salina salina gezdigine gore) herkes senden nefret ettigi icin bilim calisiyor, bilimin olmadigi yerde kozmetik var be! bunun releev'i var -ki kendisinin slogani '1 gunde ucuk tedavisi! o biraz yazis yani- bunun zovirax'i var. Onlar da olmadi kapaticisi var, fondoteni var, ki ikisi ayni sey olabilir, su an cok sinirlendim net olarak bilemiyorum yani. tam rakam veremicem!!1

Eminim tam da boyle insani sinir eden bir yere konuslanmissindir, can da yakarsin, goruntude cizirti da yaparsin ama senin yolun yol degil, sonun geliyor, seni tanidik ve pesindeyiz, bizi oyalayamacaksin. Birkac gune yok olacaksin, sen bu mektubu okudugunda biz cok ileri gitmis olacagiz, iyisi mi sen git kendine baska dudak bul. Bebek gibi kizimizin ozel alanindan cikar misin lutfen?

Sera'yi optum, sana bay!

Eda



not: taninmasin diye hanim kizimizin gozlerini fatoshop ile kapatmak zorunda kaldik.

14 Aralık 2009 Pazartesi

Sevgili Kızlar...

Sevgili kızlar,

Şu aralar kalın çerçeveli gözlüklerin moda olduğunu farkındayım. Moda olan birçok şeye yaptığınız gibi bunlara da kayıtsız kalamadığınızı da gözlemledim. Ancak herkes yüzünü bilsin di mi?
Yani tamam hepimiz güzel kızlarız, şahaneyiz, gerekirse çocuk da yaparız kariyer de. Ama biz de kendimizi bilelim. Bir örnekle açıklamak isterim...

Nacizade fikrim bu kızcağıza gözlüğün yakıştığı yönünde. Ama bu kızımız esmer olsaydı ve hafif toplu olsaydı bir de üstüne simsiyah çerçeveli gözlük taksaydı, sizce olur muydu? Olmazdı canlarım.
Şimdi bir de üstüne örnek gösterip kendilerini rencide edemeyeceğim ama herkes anlamıştır diye düşünüyorum.
Bazen yakışmıyorsa "sadece" yakışmıyordur, zorlamaya gerek yok.

Hepinizi öpüyorum rujlarımız bozulmadan, bay!

e.

11 Aralık 2009 Cuma

Sevgili Beşiktaş Belediyesi...

Sevgili Beşiktaş Belediyesi,

Umarım bana attığın mesajların, e-maillerin 28473254383254387 katı sana da geliyordur.

Öptüm vay,

e.

Sevgili 10 Aralik 2009 Hava Durumu,

Sevgili 10 Aralik 2009 Hava Durumu,

Sence de biraz fazla olmadin mi? Daha bunun aralik sonu var, ocagi var, subati var, marti var, biliyorum sen ve senin benzerlerin pesimizi birakmayacak. tipki kis aylarinin giris ve gelisme bolumlerinde en cok soyledigimiz 'cok soguk lan!' cumlesine karsilik en cok duydugumuz 'bu daha bir sey degil te hey' cumlesinin pesimizi birakmadigi gibi. Chicago'ya girerken pasaport kontrolunde mi ogretiyorlar 'bu daha bir sey degil' cumlesini anlamadim, bir kere ayni icerik farkli bir kalipla karsima ciksin be kardesim.

gayet yeni girmistik kisa be canim, benim gibi hayatinda atki, bere ve eldiven takmamis bir bunye daha dun ilk kez sunlari takmisti, sen bugun nerden cika geldin be? -13'mus, feels like -25'mis. INSAN YASIYOR BURDA INSAN!!11. feel like i'm dying haberin yok. sen feel'den like'tan ne anlarsin ha ne anlarsin? soyle bir kar keyfi, camdan bakalim ay her yer bembeyaz diyelim, kara ilk basan olmaya calisalim, romantizm falan yok, bodozlama dal.


soyle git bi en azindan 20-30 derece yukselmeden gelme, hadi canim hadi. soguk soguk optum, bay!

Eda





not: bu yazi temsilen yazilmistir, durustluk adina soyluyorum ki 10 Aralik 2009 gunu burnumun ucunu bile pencereden cikarmadim, kafa diyorlar buna kafa, ha hayt.

son olarak da Yigit Ozgur'den geliyor; meteoroloji allah belani versin!

8 Aralık 2009 Salı

Sevgili Uyku...

Sevgili uyku,

Belki bugüne kadar fark etmemişsindir diye söylüyorum (hareketlerin bana fark etmediğini düşündürüyor), ben seni hiç ama hiç sevmiyorum. Bazı insanlar çok seviyor, adeta senin için canlarını verecek durumdalar, çok iyi biliyorum; ama bana sorarsan evlat olsan sevilmezsin. Ben şahsen senin gibi evladım olsa, öldürür çöpe atarım.


Resim temsilidir.

Bir kere bünyeme tamamen isteğim dışında giriyorsun. Var mı böyle bir şey arkadaş ya! Ben istiyo muyum acaba seni bünyemde? İşim var, gücüm var, çalışıyorum, bilmemne; *TAK!* bi bakıyorum kapanıyo gözler. Olacak iş mi lan, allahsız? Sen benim ekmeğimle niye oynuyosun ki?

Şimdi internetten araştırdım, "insan ömrünün 25 yılı uykuda geçiyor" diyo haber. Ben şu an 25 yaşındayım. Bu bahsettiğim 25 yıl, benim "ömrüm" dediğim şey. Ne demek bu? Ben sana tam olarak bir ömür veriyorum demek. Şimdi bir araştırma sonucu daha: Kasım 2010'da insan nüfusu 7 milyara ulaşacak. 7 milyar insandan bir ömür, 7 milyar ömür eder. 25 yıldan hesaplarsan 175 milyar yıl eder lan, it!

Sen kimsin ki koskoca bir insanlıktan 175 milyar yıllık ömür çalasın ya!? N'apıyosun peki bu 175 milyar yılla? Desen ki "Abi ben inanılmaz hayırlı işler için kullanıyorum bu 175 milyar yılı. Bu 175 milyar yılda insanlığı muasır medeniyetler seviyesine taşıyacak, gelişim üzerine gelişim sunacağım.", işte o zaman amenna. Seni başıma taç diye takar gezerim ben o zaman. Ama sen ne yapıyorsun uyku? Çok büyük özür dileyerek söylüyorum: Ömrümüzden ömür yemek dışında bi b*k yapmıyosun...

Elimde olsa şu saniye söker atarım seni uyku, o denli tiksiniyorum senden, haberin olsun. Uzun bir süre hareketlerimle belli edeyim, kalbini kırmayayım dedim; ama 25 senede de anlaman lazım artık.

Hiç sevmiyorum seni, it.

Soyut bir kavram olduğun için öpemiyorum da ama bay,

Çağrı

öptüm bay!  © Blogger template por Emporium Digital 2008

Voltar para o TOPO